‘Elit Master Lig’ kurucularından Erkan Soyyiğit ve ‘EML’ tahkim kurulu başkanı eski FİFA kokartlı hakem Binalı Kartal, Erdener Karataş’ın sunduğu ‘Yakın Markaj’ programının konuğuydu.
Programımızda EML (Elit Master Lig) ve Türk futbolu hakkında konuşuldu. Satır başlıkları şöyle;
Erkan Soyyiğit: “Elit master lig türkiyede son 10 senede filizlenen veteran liginin düzenlenmiş hali. Gönüllülerden oluşturulan bir lig. İstanbul ve Doğu Karadeniz’de başlattığımız Master Veteran liginde 4. senemiz. 80 takım 200, den fazla oyuncu ve 11-11 oynanan maçlar var. ”
“Maçlar TFF statüsünde oynanıyor…”
“Resmi hakemler maçta görev alıyor. Neredeyse TFF statülerinde maçlar oynatıyoruz. İstatistikler, puan durumu vs gibi şeylerle profesyonelce uğraşıyoruz. Arka tarafta çok fazla uğraştığımız, yorucu bir organizasyon aslında.
Gönüllülerle yapmamıza rağmen biz işimizi profesyonelce yapıyoruz. İnsanların memnuniyetini de kazanıyoruz. Her geçen gün büyüyor.
Türkiye’de veteran ligi çok yaygın. Elit Master Ligi bunlardan ayıran özellik çok daha samimi olması. İçinde futbol oynamaya vakti ya da imkanı olmamış doktorlar, hakimler gibi kişiler de var. Bununla birlikte zamanında şampiyonlar ligi oynamış eski profesyonel oyuncular da var. Ligimiz her seviye ve her kaliteye uygun takımlardan kurulu.”
“Profesyonel liglerdeki takım sayısı kadar takımımız olabilir…”
“Kişisel işlerimizden fedakarlık yapıp bu işi yapıyoruz. Ama bu işi severek yapıyoruz. Başlangıç fikri benden çıktı. Binali hoca bizleri tanıdıkça ve samimiyetimizi anladıkça aramıza girmeye gönüllü oldu. Kalbimizi gösterdiğimiz her dostumuz bu gönüllüler ordusuna katılıyor. Maddiyat değil maneviyatla işliyor sistemimiz. Belki gelecekte profesyonel liglerdeki kadar takım sayılarımız olacak. Burası bizim için tamamen gönüllü, eğlence amaçlı bir organizasyon. Ama uzun süre mesai harcıyoruz.”
Binali Kartal: “ Bana bu iş Ali Eren Beşerler vasıtasıyla geldi. Ali Eren’in olduğu her yerde ben de olurum. Beni tahkim kurulunun başına getirdiler ve bu benim için bir onurdu. Profesyonellikte para vardı. Buradaki oluşum tamamen bir amatör oluşum. Bu yüzden samimiyet ve düzen var. Paranın olduğu yerde bir iş yapmaya karşıyım. Bu oluşumun içinde para olmadığı için çok samimi bir ortam.”
“Türk futbolunu yönetebilecek kişilere sahibiz…”
“Bizim kendi kurallarımız var. Kişilere göre değil, kurallara göre kararlar veriyoruz. Türk futbolunu idare edecek kişiler aramızda var. Bu konuda çok iddialıyız. Elit Master Lig bu işin okulu gibi bir şey oluyor. Türk futbolunda, futbola hizmet etmiş kişilerin olması gerekiyor.”
“Torunum beni motive ediyor…”
“Bir gün Erkan başkan olur bir gün Ali, bu fark etmiyor. Çünkü bir rant yok, rekabet yok. Rantın olmadığı yer çok iyi. Orada 40 yaşında insanlar futbol oynuyor. İstanbul sağlık müdürü bizim orada futbol oynayan bir arkadaşımız. Böylece yakın çevremiz de mutlu oluyor, onlara yardımcı olabiliyoruz.”
İşin güzel bir tarafı da var. Torunlar, oğullar gelip dedelerini, babalarını izliyor. 18 takımlı ligde, Ağrıspor şampiyon oldu. Oradaki samimiyeti, mutluluğu düşünebiliyor musunuz? Geçmişte sadece Ali Eren’i, Yattara’yı, Pascal Nouma’yı izleyenler şimdi onlara karşı oynayabiliyorlar. Master ligler dünyada var. Olmalı da. Küçükler büyüklerden gördüklerini yaparlar. Mesela torunumun beni sahada hakem formasıyla görmesi beni ayrı motive ediyor.”
“İnsanlar hayallerini gerçekleştiriyor…”
E. Soyyiğit: “Bu lige katılmak çok kolay. takımınızı kurup geliyorsunuz. Minimum 17-18 kişi lazım çünkü kadro devamlılığı önemli. Ve 40 yaş sınırımız var. 40 yaşından büyük olmanız lazım. Maçlar bazen o kadar üst seviyede oluyor ki, ligimizdeki takımlar 2. 3. lig seviyesindeki maçlar gibi oluyor. Tempolu, keyifli maçlar oluyor. İnsanların hayalleri bir nevi gerçekleşmiş oluyor. Her sene iki kere yapıyoruz. Yurt dışından da takımlar geliyor. Bu sene pandemi süreci yüzünden yurt dışı takımları olamadı.
Genelde yolculuklarda sıkıntı olmayacak, birbirlerine yakın şehir takımlarını oynatıyoruz. Daha çok sosyalleşmeye sebep oluyor. Birlikte gerginlikleri olan şehirlerin gerginliğini ortadan kaldırıyoruz. Misal, Rize ve Trabzon arasında iyi bir dostluk kurduk. Hiçbir önlem de almıyoruz.
“Pandeminin etkileri…”
“Kasım sonuna kadar süreci bekleteceğiz. Pandemi süreci bir çok bölgede beklememize sebep oldu. Halısaha statüsünde maçları oynatmamız mümkün ama devlet kurumlarıyla da ters düşmek istemiyoruz.
İstanbuldan büyük bir talep var. İstanbuldan 50 tane takımımız var. Biz de saatleri insanların işine gücüne etki etmeyecek şekilde ayarlamaya çalışıyoruz.
Futbol hırçın bir oyun. Ancak biz dostluğa, saygıya yönelik kararlar alıyoruz. Saygısızlığa tahammülümüz yok. Sert kararlar alıyoruz kötü davranan kulüplere karşı.
Lige giren ve oynayacak takımlar katılım bedeli ödüyor. Saha ücreti, sağlıkçı, sosyal medya yöneticisi gibi ücretleri katılımcılar ceplerinden ödüyor. Anadolu’daki takımlardan daha az ücret alıyoruz. Oradaki insanlarımıza daha çok yük binsin istemiyoruz. Katkı bedelleri İstanbul kulüplerine göre daha az.
Örnek, halı sahalarda kişi başı 30-40 lira ödüyoruz. Katılımcılar ortalama 20-25 lira gibi bir ücret ödüyor. Resmi hakemleri 11 e 11, sosyal medyadan haberler paylaşılıyor, oyuncuların istatistikleri paylaşılıyor, oyunculara lisans çıkartılıyor gibi gibi. Biz kar amacı gütmüyoruz. Tek amacımız eğlence.”
“Dekoderler Futbolu bozdu…”
“Futbol çok profesyonelleşti. Takımlarınızın antrenmanlarını izleyemiyorsunuz. Parası olmayan maç izleyemiyor.
Erkan. Futbol dekoderlere girdiğinden beri, futbolumuzun eski tadı kalmadı. Son 6-7 yıldır keyif alamıyorum. Türk futbolunu yönetmiyorlar, idare ediyorlar. Dekoder kaygısı ve ticari beklentiler kaliteyi azaltıyor. Bunun olduğu bir yerde keyfin olacağını düşünmüyorum. Kulüplerimizin de hali ortada.”
( Erdener Karataş – Radyo Gol )