Hürriyet Gazetesi yazarı Tahir Kum, Doğan Öncel ve Ferudun Niğdelioğlu’nun sunduğu “Başlama Vuruşu” programımızın konuğuydu. Tahir Kum iddialı açıklamalarda bulundu.
“Tokat var, görüntü var ama yayın yok…”
Tahir Kum: “Marcao ve Halil Dervişoğlu’nun yaşadığı ‘Tokat’ skandalını örtmeye çalışıyorlar. Tokat bal gibi de var! Bunun aksini kanıtlayacak bir sonuç çıkmadı. Gs TV’nin kameraları yok mu? Ümit milli takımımız Galatasaray ile maça çıkacak, ve hiç bir görüntü olmayacak öyle mi? Tokat var, görüntü var ama yayın yok! Görüntüleri şu yüzden saklıyorlar bence, görüntüler ortaya çıkarsa takım disiplin sevkiyle karşılaşabilir.
Halil Dervişoğlu’na sert bir müdahale yapıyor Marcao. Futbolda olabilecek şeyler bunlar. Ancak Halil Dervişoğlu olayı başlatan hareketi yapıyor, Marcao’yu itmeye çalışıyor sert bir şekilde. Tansiyon burada yükseliyor. Marcao önce tokadı atıyor, sonrasında bir daha atmaya yeltenirken diğer oyuncular ve antrenörler sahaya inip müdahale ediyor. Sonra maç, bitmesi gerekenden daha erken bir saatte bitiriliyor. Sonrasında oyuncuları yalandan barıştırıyorlar. Parmak uçlarıyla el sıkışıyorlar. Olay böylece kapanıyor.
“Türk medyası bitti…”
“Türkiyede futbol da bitti, medya da bitti maalesef. Artık basın tribününü kapatalım bence. Çünkü kendilerinin taraftardan farkı kalmamış. Tuttukları takımın taraftarlarıyla birlikte omuz omuza izlesinler maçı. Bir takım hakkında bir belge yayınlıyorum daha sonra ilk tepki o takımın muhabirlerinden geliyor; “Hocam sen de hep X takımın arkasından sallıyorsun artık.” diyorlar bana. Benim hiç bir takıma düşmanlığım, kinim, nefretim yok. Ben gazeteciyim, bana malzeme nereden geliyorsa ben o işi yaparım.
“Öfkeyle kalkan, zararla oturur…”
“Rıdvan Dilmen televizyonda açıklamalar yaptı. Yani bu doğru bir benzetme olur mu bilmiyorum ama, her doğru her yerde söylenmez. Onların da söylenecek zamanı vardır. Söyledikleri doğru olsa da gereksiz bir çıkıştı. Öfkeyle kalkarsanız zararla oturursunuz.”
“Mesleği bırakmak istedim…”
“Benim memleketim Trabzon, ancak kendi memleketimde bile rahat rahat sokakta dolaşamıyorum. Çok net hatırlıyorum, 16 Mayıs 2016’da mesleği bırakmanın eşiğine geldim. Bir gün pide yemeye gittik. Mekanda bir arkadaşımı gördüm ve selam vermeye gittim. Onun da yanında başka bir arkadaşı vardı ayıp olmasın diye ona da selam verdim. Bana baktı, beni süzdü, tanıdı ve parmaklarının ucuyla elimi sıktı. Daha sonra mekan sahibine dönüp; “Kolonyalı mendil getirir misiniz, elim pislendi. Bu adam Aziz Yıldırım’ın elini çok sıkmıştır bana da pislik bulaşmasın.” dedi. Bunların hepsini duydum, ancak içime attım. O gün ciddi ciddi mesleği bırakmayı düşündüm.”
“Süper Lig değil veresiye ligi…”
“TFF iki ay önce 110 milyon dolarlık banka teminat mektubunu geri çekti. Bu yaşanmasaydı kulüplerimiz böyle sıkıntı yaşamazdı, bu kadar borç içinde olmazdı. Yayıncı kuruluş, takımlara 3.145 milyar TL ödemek zorunda. Ancak 2.1 milyar Tl teklif ediyor. Bizimkiler maç yapıyor, sonra yayıncı ağabeyden para vermesini bekliyoruz. Lig ‘Veresiye Ligi’ oldu resmen.
Covid 19 ile ilgili yeni kararlar alındı. Artık Covid-19 testlerini, kulüpler kendi ceplerinden yaptıracak. Malzemeciden kapıdaki bekçiye kadar 100-150 kişiye yaptırmak zorundalar. Bu olacak şey değil!”
( Radyo Gol )